Salı, Şubat 18, 2025
spot_img
Ana SayfaDünyaRenklerin, dansın ve okyanusun ülkesi: Küba

Renklerin, dansın ve okyanusun ülkesi: Küba

Türkiye’den 10 bin kilometre uzakta bulunan Küba, dünya gezginlerinin en sevdiği rotalardan biri haline geldi. Popülaritesi her geçen gün artmaya da devam ediyor. Ziyaretçilerine adeta geçmişe yolculuk hissi yaşatan Karayipler’in incisi misafirlerine neler sunuyor, ne zaman, nasıl gidilmeli ve nereler keşfedilmeli? İşte detaylar.

El değmemiş plajları, rengarenk evleri, zamana meydan okuyan klasik arabaları, rumba dansı ve sağlık turizmi…

Tarihe tanıklık etmiş hareketli caddeleri ve uçsuz bucaksız Karayipler Denizi.

Küba, bu eşsiz güzellikleriyle her yıl dünyanın dört bir yanından milyonlarca turisti ağırlıyor.

Başkent Havana, en popüler şehir.

Ancak tarihi dokusunu yüzyıllardır kaybetmeyen Trinidad, kültür ve sanat şehri Cienfuegos, Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Vinales ve Küba’nın Antalya’sı sayılabilecek tatil destinasyonu Varadero da oldukça sevilen şehirler arasında.

Şimdi gelin bu şehirlere yakından bakalım.

Karayipler’in en büyük ve renkli şehri: Havana
Havana, 2 milyonu aşkın nüfusuyla hem Küba’nın hem de Karayipler’in en kalabalık şehri.

İspanyolca’daki ismi La Habana, tam adı ise San Cristobal de La Habana.

Havana, üstü açık vintage arabaları, neo-klasik binaları ve sokaklarıyla insanları gerçekten zaman makinesiyle geçmişe gitmiş gibi hissettiriyor.

İspanyol ve Afrika etkisini şehrin her sokağında görmek mümkün. Şehir tam bir açık hava müzesi gibi.

Old Havana (eski Havana) şehirdeki en eski İspanyol kolonyal yerleşimi. Barok ve Neo-klasik anıtların olduğu bölge 1982’de UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alındığından beri restore ediliyor.

Arnavut kaldırımlı sokaklarda dolaşarak, küçük kafelerde yemek yiyerek, kaleleri gezerek ve müzeleri ziyaret ederek birkaç gününüzü kolayca geçirebilirsiniz.

ObispoCaddesi Eski Havana’nın en ünlü ve en çok gezilen caddelerinden biri.

San Francisco, Plaza Vieja ve Plaza De Armas da sokak sanatçılarının performans sergilediği ünlü meydanları

Centro Habana olarak adlandırılan merkez bölge ise konaklama için turistlerin sıklıkla tercih ettiği bir bölge.

Her iki bölgede de klasik araba turları yapılabiliyor.

Malecon, Küba’nın Havana kentinde kıyı boyunca 8 km boyunca uzanan geniş bir gezinti yolu ve bu yol sıklıkla araba turları için tercih ediliyor.

Bu yol büyükelçilik binalarının da yer aldığı, Florida’yı andıran ünlü caddeye çıkıyor.

Malecon boyunca birçok önemli anıt bulunuyor.

Bu anıtlardan biri de Mustafa Kemal Atatürk’ün anıtı.

Plaza de la Revolucion (Devrim Meydanı)
Devrim Meydanı şehrin en merkezi yerlerinden biri ve 1 Mayıs’ta coşkulu ve kalabalık gösteriler yapılıyor.

Bu nedenle pek çok turist, gezilerini 1 Mayıs’a denk getirerek coşkunun parçası oluyor.

Meydanın ortasında 142 metre yükseklikte Jose Marti Anıtı var ve bu anıt Havana’nın en yüksek binası.

Şehirde turistlerin Devrim Meydanı’nda en çok ilgi gösterdikleri diğer yerler arasında Che Guevara ve Camilo Cienfuegos’un metal figürlerinin bulunduğu binalar var.

Che’nin silüetinin altında Hasta La Victoria Siempre! Zafere Kadar Daima! yazıyor.

Havana’da en turistik yerlerden biri de Capitol binası.

Gerardo Machado tarafından 1926-1929 yılları arasında yapılan bina Washington, DC‘deki Amerikan Kongre Binası’na benzerliğiyle dikkat çekiyor.

Kahve ve tütün tarlaları diyarı: Vinales
Vinales, Başkent Havana’ya arabayla birkaç saat uzaklıkta. Gezginler sabah erken saatlerde yola çıkıp, günübirlik gezilerle Vinales’e gidiyor.

Ayrıca Vinales’e giden yol üzerinde Küba’nın renkli, ancak bir o kadar da zorlu yaşamına dair izler yakalamak mümkün.

Ülkenin en büyük gelir kaynaklarından biri tütün üretimi. Vinales, çok sayıda tütün tarlasına ev sahipliği yapıyor.

Ayrıca kahve üretimi de bölgede oldukça yaygın.

Ancak Vinales sadece bu ürünlerle değil, doğasıyla da gezginlere nefes kesen manzaralar sunuyor.

Burada birçok mağarayı ziyaret edebilirsiniz. San Vicente vadisindeki Cueva del Indio, gezginler tarafından sıklıkla tercih edilenlerden biri.

Bu mağara 1920’de keşfedildi. Ziyaretçiler mağaranın koridorlarından yürüyerek geçiyor. Bu yol, kapalı alan fobisi olanlar için biraz zorlayıcı olabilir.

Daha sonra yolun bittiği yerde bekleyen tekneler, sizi mağaranın içinde ufak bier gezintiye çıkarıyor. Bu mağarada suların aşındırmasıyla oluşan ilginç figürler var.

Yolun sonuna da nefes kesen bir manzara eşliğinde teknelerle çıkılıyor.

Dünyanın en büyük duvar resmi: Mural de la Prehistoria
Vinales aynı zamanda dünyada eşi benzeri bulunmayan dev bir duvar resmine de ev sahipliği yapıyor.

Muhteşem Mural de la Prehistoria (Tarih Öncesi Duvar Resmi ), Sierra de los Organos’taki Pita mogote’nin duvarına çizili.

Resmi, Meksikalı sanatçı Diego Rivera’nın takipçisi olan Leovigildo Gonzalez Morillo, 1961’de tasarladı.

Duvar Resminin uzunluğu 120 metre olup, dünyanın en büyük açık hava resimlerinden biri olarak kabul ediliyor ve tamamlanması 18 kişi tarafından dört yıl sürdü.

Her yıl üzerindeki boyalar yenileniyor.

Erken yumuşakçalardan ve diğer antik deniz organizmalarından oluşan kaya yüzü duvar resmi, dinozorların çağını ele alıyor ve üç dev kırmızı insan figürüyle sonlanıyor.

Cienfuegos
2005’ten beri UNESCO Dünya Mirası Alanı olan Cienfuegos, 1819’da Fransız göçmenler tarafından kurulan Küba’daki bir sahil şehri.

Bölge, Küba’nın Paris’i olarak kabul ediliyor ve 1920’lerde şehrin zengin ve nüfuzlu sınıfları tarafından inşa edilen malikanelere ev sahipliği yapıyor.

Bölgedeki binalar ve malikaneler bugün, konser salonlarına ve eğitim binalarına dönüştürülmüş durumda.

Neoklasik binalarla sıralanmış ana caddeleri, şehrin Fransız geçmişini gözler önüne seriyor.

Gezginler çoğunlukla, Trinidad’a giderken bu bölgeye uğruyor.

Trinidad’da konaklamak isteyenler için de günübirlik seyahate uygun bir lokasyonda. Birkaç saat içinde gelip gezmek mümkün.

Benzer Haberler
- Advertisment -spot_img

Popüler